top of page

Med-cezir:

Yazan: Elif Şafak

Sayfa Sayısı: 274

İlk Baskı: Nisan 2010


"Kitap hala kutsal benim için... kelime hala mühim ve harf hala muamma." (273. syf)


Kitabın Çağrıştırdıkları:

İnsanlık alemi kendi içinde muhtelif gruplara bölünmüştür. İnsanlık ulusal ve lokal alanda bir takım milletlere, dinlere, etnik komünitelere, sosyal, finansal, ve tarihsel oluşumlara, mahalle ve sokaklara bölünmüştür. Bu bölünme beraberinde bir çeşitlilik getirmiştir. Her bir grubun olayları anlayış biçimi o grubun içinde bulunduğu çevre, politik ve sosyal zihniyet, dini inanış gibi sebeplerle şekillenmiştir.

Globalleşme tarihsel olarak en hızlı dönemini yaşadığı günümüz dünyasında, gruplar arası etkileşim her zamankinden fazladır. Hadsiz sayıda diasporalarin oluşumu, internetin sınır tanımaz kapsaması, ve gün be gün büyüyen uluslar arası şirketler farklı grupların birbiriyle kaynaşmasını sağlamaktadır.

Fakat süregelen globalleşme beraberinde toplumların bazı kesimlerinde sert bir tepkiye yol açmıştır. Bahsedilen kesimler, "bizler" ve "onlar" sınırlarının korunmasında muazzam derecede titizdirler, ve globalleşmenin bu sınırları ihlal ettiğine inanırlar. Mesela, Trump'in propaganda için kullandığı "Amerika'yi Yeniden Yüce Yap" sözü pek çok Amerikalı için bir anti- globalleşme, anti- mültecileşme, "onlar"laşmaya karşıt bir duruşu simgelemiştir.

Bu kesimlerin globalleşmeye zıt davranmalarının nedeni kendi yaşayış tarzlarının globalleşmenin getirdiği yeni düzende tehlike altında olduğuna inandıklarıdır. Akın akın gelen Güney Amerikalı, Orta Doğulu, Asyalı mültecilerin kendi alanlarına, kimliklerine, örf ve adetlerine savaş açtıkları düşüncesiyle nefret dolu ve aşırı korumacı bir yaklaşım benimsiyorlar. Bu kesimler birtek Amerikada değil, dünyanın hemen her yerinde bulunmaktadırlar.

Elif Şafak, Med-cezir kitabında anlaşılacağı üzere bir kültür, bir devlet, bir sosyal zihniyet, tek bir dille kendini tanımlamıyor. Şafak karşılaştığı farklı grupları kabul edip, onların içinde bulunmaktan kaynaklı bir empati ve benimsemişlikle ortaya yeni bir strateji koyuyor. Globalleşmeye inat doğan bu aşırılık yanlısı grupların büyümesini engellemek adına önemli bir strateji bu.

İnsanları dinlemek, dinlenildiklerini hissettirmek, onlarla aynı sofraya oturup empati kurabilmek, farklılıkları göz artı etmeden de olsa benzerliklerden de bahsedebilmek stratejisi. Bunu yapmanın en güzel yolu farklı gruplarla paylaşabileceğiniz, ortak paydada buluşabileceğiniz bir alan olmasıdır.

Şafak'ın bunu belli bir ölçüde başardığına inanıyorum. Yazdıkları kesitlerden anlaşılacağı üzere, Şafak hem Doğu- Batı arasında, hem Türkiyen'nin farklı zihniyetleri ile sürekli bir fikir ve kültür alış-verişinde. İnsanların etiketleriyle değil fikirleriyle daha bir alakadar. Mesela, Türkiye'de daha seküler kesimden Osmanlıca kelimeler kullandığı için eleştiri alan Şafak'ın, malum aydınlarla münasebetini buna bağlı olarak kesmediği aşikar.

İstikbal neler getirir bu açıdan bir meçhul. Fakat globalleşmenin özgürleştirici bir edevat olarak kullanıldığı takdirde, insanlık toplumları birbirlerine güvenebilecekleri ve ısınacakları gibi aynı anda kendi farklılıklarını koruyabilecerine inanıyorum. "Bizler"den farklı olmaları toplumları bize bir tehdit saymaz, bilakis dünya düzenine renk ve muhabbet getirir.

Liseli yıllarımda konferansını bir minnet ve tasdik ile dinlediğim Rice Üniversitesi profösörü Dr. Craig Considine'nin şuan okuduğum kitabında ki bir kesit, konuyla yakın ilişkide olduğundan paylaşmak istiyorum. "Muhammed'in İnsanlığı" adlı kitabın 33. sayfasında Dr. Considine şöyle diyor "Diyalog hem konuşmak hem de dinlemek anlamına gelir ve bu süreç hem ortak anlayışları hem de gerçek farklılıkları ortaya çıkarır. Diyalog, masadaki herkesin birbiriyle aynı fikirde olacağı anlamına gelmez. Çoğulculuk, kişinin kendi taahhütleriyle masaya oturma taahhüdüdur."

Kitabın Anlattıkları:

Elif Şafak'ın kendi hatırlarını, düşüncelerini, isteklerini ve beklentilerini, korkularını ve endişlerini okuruyla paylaştığı mektuplardan oluşan bir kitap.

Med, uzatma demektir;

Cezr, suyun çekilişi demektir;

Med-Cezir, gitgel manasında kullanılır.

Elif Şafak'ta kendi bitmek bilmez git-gellerini, ülkeler arası, isimler arası, gruplar arası, fikirler arası ifrat ve tefrit arası sürüklenişlerini anlatıyor. Asıl meselede budur zaten, iki farklı mıknatısın çekim gücünü hissederken sağından ve solundan, onların arasında biryerde sebat edebilmektir. İnsanı ve insana dair her meseleyi anlama yolculuğunda çıkılacak yer de insanın yaratıcısını anlamak olacaktır. İnsanı tanımaya çabalarken yine insanın sahibini tanımaktır mesele. Şafak'ın kitabından bende kalanlar bu şekilde.

Kitaba verdiğim puan: 7/10

Comments


bottom of page